Ulusal Yatırımlar Tarihinde Kader Belirleyici Bir Seçim; Kalkınma Yolu Değişecek:
Gidenler ve kalanlar; 60 trilyon Tümen demiryolu dönüşümü için cesaret ve milli aidiyetle
60 bin milyar Tümen bir masraf değil, gerekli bir yatırımdır
Günümüz dünyasında hiçbir ülke güçlü altyapılar, geniş yatırımlar ve ekonomik dönüşüm olmadan sürdürülebilir kalkınma yolunu izleyemez. İran da bu kuralın dışında değildir; çünkü ulaşım, enerji ve kentsel alanlarda birçok zorlukla karşı karşıyadır ve bu alanlar cesur bir dönüşüm programı gerektirmektedir. Ancak kim halk için 60 bin milyar Tümen harcamaya cesaret eder? Gerçek şu ki bu rakam bir masraf değil, geleceği garanti altına alan bir yatırımdır.
Öte yandan küresel deneyimler de göstermektedir ki uluslararası rekabet çağında sadece sürdürülebilir altyapılara, cesur ve hızlı yatırımlara ve etkili ekonomik yönetime sahip ülkeler ekonomik süper güçler arasında yer alabilir. Bu makale yazıldığı sırada ülkemizin birçok cesur ulaşım projesi aylar ve yıllardır uygulama izni beklerken, Çinliler sadece birkaç ayda dünyanın en uzun, en dayanıklı ve en geniş deniz asma köprüsünü inşa ederek Guinness rekorunu kırmışlardır. Bu durum günümüzde yüzeysel fırsatların, zaman kaybettiren bürokrasilerin ve göz boyayan kısa vadeli politikaların devrinin sona erdiğini ve sürdürülebilir büyümenin ulaşım, enerji ve yeni teknolojilere akıllıca yatırımlarla gerçekleştiğini gösteriyor. Dolayısıyla bu yolu kaçıran hükümetler sadece ekonomik rekabetten dışlanmakla kalmayacak, aynı zamanda küresel gelecekte de yer alamayacaklardır.
Demiryolu Sektörü Tarihindeki En Büyük Yatırımla Kalkınmanın Öncülüğü
1404 Farvardin ayının son gününde, İran demiryolu taşımacılığı sektörü tarihindeki en büyük yatırımlardan birine tanıklık etti. İran Demiryolu Şirketi, Ulaştırma ve Şehircilik Bakanı'nın katılımıyla DotOne Değer Yaratma Grubu’na bağlı şirketlerden DotOne Rail ile 60 bin milyar Tümen’den fazla değerde bir mutabakat zaptı imzaladı. Bu anlaşma, 300 dizel motorlu yolcu treni, 50 yük lokomotifi ve 600 tank tipi yük vagonunun üretimi ve satın alımını kapsamaktadır.
Bu yatırımın önemi, demiryolu taşımacılığının lojistik maliyetlerini azaltmada, ekonomik verimliliği artırmada ve çevre kirliliğini düşürmede kilit rol oynayan sürdürülebilir kalkınmanın temel unsurlarından biri olduğunu bildiğimizde daha da netleşiyor. Dolayısıyla bu yatırım yalnızca ulaşım altyapısını iyileştirmekle kalmıyor, aynı zamanda ülkenin demiryolu ağını yeni bir seviyeye taşıyarak istihdam yaratıyor, bağlı sanayileri büyütüyor ve kara taşımacılığına bağımlılığı azaltıyor.
Özel Sektörün Girişi; Neden Devlet Tek Başına Yeterli Değil?
Altyapı gelişimi için tamamen devlet kaynaklarına bağımlı olmak, ilerleme sürecini yavaşlatabilir ve projelerin etkinliğini azaltabilir. Çin ve Almanya gibi başarılı ülkeler, büyük yatırımlarla kalkınma motorunu aktif tutmayı başarmıştır. İran da sürdürülebilir büyümeyi hedefliyorsa, özel sektörün rolünü devletle birlikte daha belirgin hale getirmelidir.
Özel sektör, sermayesi, teknolojisi ve yönetimsel yenilikleriyle projelerin uygulanma hızını artırabilir ve kaynak israfını önleyebilir. Bu noktada devlet, denetleyici, kolaylaştırıcı ve düzenleyici bir rol üstlenerek özel yatırımcıların önünü açmalıdır. Pek çok başarılı ülkede uygulanan kamu-özel ortaklığı modeli yalnızca devletin mali yükünü azaltmakla kalmaz, aynı zamanda projelerin kalitesini ve hızını da artırır. Bu yaklaşım nihayetinde toplumsal refahı, halkın memnuniyetini ve ekonomik rekabet gücünü artıracaktır.
İran için bu kalkınma modeline yönelmek, büyük fırsatlar yaratabilir ve ülkenin ekonomik konumunu uluslararası düzeyde güçlendirebilir.
Dönüşüm Cesaretle Olur, Sloganla Değil
Ekonomik dönüşüm ancak cesaret ve somut kararlarla mümkündür, hayalperest sloganlarla değil. Pek çok kalkınma projesi, uygulama iradesi ve risk kabulü eksikliği nedeniyle fikir aşamasında kalmıştır. Ancak İran'ın ilerleme kaydedebilmesi için bilimsel analizlere, fizibilite çalışmalarına ve akıllı kaynak yönetimine dayalı kararlar alması gerekmektedir.
Ulaşım ağının yenilenmesi veya kentsel hizmetlerin dijitalleştirilmesi gibi kilit projelere yapılan yatırımlar ağır mali yükler değil, ekonomik büyüme fırsatlarıdır. Bu yaklaşımın başarılı bir örneği, demiryolu sektörüne yapılan 60 bin milyar Tümenlik yatırımdır ve doğru şekilde uygulandığında ekonomik dönüşümün temelini atabilir. Öncü ülkeler de bugünkü konumlarına benzer şekilde cesur ve bilimsel veriye dayalı kararlarla ulaşmışlardır.
İran, bu vizyonu gerçekleştirmek için özel sektörün girişini kolaylaştırmalı ve gerçek dışı sloganlar yerine pratik politikaları uygulamalıdır. Gelecek, karar verenler ve harekete geçenlerindir; şüphe içinde kalanların değil.
Gidenler ve Kalanlar; Ulusal Yatırımın Milli Gurur Altında
Ülkeden sermaye çıkışı ve yabancı yatırımlar, sağlam mali yapılar ve daha hızlı getiri sağlayan bir seçenek olabilirdi. Ancak yatırımcıları İran'da kalmaya ikna eden şey sadece ekonomik hesaplamaların ötesindedir. Ulusal altyapı gelişimi, sürdürülebilir ekonomik büyüme gerekliliği ve ülkenin geleceğine karşı sorumluluk bilinci, özel sektörü sermayesini İran'ın demiryolu alanında kullanmaya teşvik eden motivasyonlardır. Dolayısıyla bu karar, sadece uzun vadeli ekonomik bir bakış açısını değil, aynı zamanda ekonomik bir vatanseverlik simgesidir; İran'ın ulaşım ve iletişim geleceğini dönüştürme seçeneği.
Herkesin bildiği gibi, son birkaç yıl içinde büyük yatırımlar, ekonomik istikrarsızlık, enflasyon oranlarındaki artış, uygun destek yapıların eksikliği ve yasal engeller gibi çeşitli sebeplerden dolayı İran'dan defalarca çıkmıştır. Birçok yatırımcı, projelerini komşu ülkelerde veya dünya genelindeki diğer bölgelerde, örneğin Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri veya Avrupa'da gerçekleştirmeyi tercih etmiştir, çünkü buralarda mali altyapı ve destek koşulları daha iyi sağlanmaktadır.
Bu 60 trilyon IRR'lik yatırımın önemini belirleyen şey, yatırımcıların sermayelerini dışarıya taşımak yerine, ülkede kalarak demiryolu ve ulusal taşımacılık sistemine katkıda bulunmaya karar vermeleridir. Bu, ülke içinde hala doğru yönetildiğinde büyük sermayeleri çekebilecek ve kalkınma yolunu açabilecek fırsatlar olduğunu göstermektedir.
Ancak ana sorun şu: Bu tür yatırımları nasıl koruyabiliriz? İç ve dış yatırımcıların İran'ı güvenli ve kârlı bir destinasyon olarak görmelerini sağlamak için nasıl ekonomik teşvikler yaratılabilir? Bu temele dayalı olarak, bu proje daha fazla sermaye çekmek için bir model olabilir, devlet destekleri ve özel sektörün büyümesi devam ettiği sürece.
Önümüzdeki Zorluklar ve Fırsatlar: Herkes Büyük Ulusal Yatırımlara Girmek İçin Cesaret Gösteremez
İran'ın demiryolu sektöründeki 60 trilyon IRR'lik yatırımı, doğru yönetildiği takdirde taşımacılık altyapısını dönüştürebilir ve sürdürülebilir ekonomik büyüme sağlayabilir. Ancak yatırımcılar, çoğu zaman daha az dikkate alınan bazı zorluklarla karşı karşıyadır.
Ekonomik riskler, politika istikrarsızlığı, enflasyon ve döviz kuru dalgalanmaları, idari engeller ve yasal zorluklar, özel sektör yatırımcılarının bu projelere girmesini engelleyebilir. Bazı yatırımcılar, sermayelerini daha hızlı getiri ve daha istikrarlı iş ortamı sağlayan diğer ülkelere transfer etmeyi tercih edebilirler.
Zorluklarla başa çıkmak için, ekonomik istikrar güçlendirilmeli, yasalar daha şeffaf hale getirilmeli, hukuki engeller azaltılmalı ve uluslararası işbirlikleriyle yeni teknolojilerin temini artırılmalıdır. Güçlü bir yönetim stratejisi ve etkili denetim, gecikmeleri engelleyebilir ve verimliliği artırabilir. Bu koşullar sağlanırsa, bu yatırım, İran'da sürdürülebilir kalkınma için başarılı bir örnek haline gelebilir.
60 Trilyon IRR Yatırımının Ekonomik Riskleri Nelerdir?
İran'ın demiryolu sektöründeki 60 trilyon IRR'lik yatırımı, büyüme fırsatlarına rağmen bazı zorlukları da beraberinde getiriyor ve bu da proje hızını etkileyebilir. Bu yatırımın başlıca ekonomik riskleri şunlardır:
Ekonomik Riskler ve Enflasyon: Ekonomik dalgalanmalar ve yüksek enflasyon, uygulama maliyetlerini artırabilir ve yatırımın kârlılığını azaltabilir. Bu, proje için finansman tahsisini zorlaştırabilir.
Hukuki ve Düzenleyici İstikrar: Ekonomik politikalar ve yatırım düzenlemelerinde ani değişiklikler, özel sektör için iş ortamını tahmin edilemez hale getirebilir ve yeni yatırımcıların girişini engelleyebilir.
Finansman ve Likidite: Döviz sınırlamaları ve bankacılık sorunları gibi koşullarda, projenin sürdürülebilir finansmanını sağlamak temel bir zorluk olabilir. Devlet destekleri bu baskıyı bir ölçüde hafifletebilir.
Politik Sorunlar ve Yaptırımlar: Yaptırımlar, parçaların, teknolojinin ve teknik işbirliklerinin teminini etkileyebilir. Ancak, Çin ve Güney Kore gibi ülkelerden ürünlerin yerine konması, bu zorluğu bir dereceye kadar yönetilebilir kılabilir.
Bununla birlikte, doğru uygulama ve uygun destek yapılarının tasarlanması, hukuki engellerin azaltılması ve ekonomik politikaların iyileştirilmesi, bu zorlukların üstesinden gelmeyi ve sürdürülebilir kalkınma yolunu açmayı mümkün kılabilir. Demiryolu sektöründeki yatırım, yalnızca araç temininden ibaret değildir; ekonomik rekabetçiliği artırmak, taşıma maliyetlerini azaltmak ve gelecekteki nesillerin refahını sağlamak için stratejik bir adımdır. Sonuçta, karar alma cesareti, İran'ın ekonomik dönüşümü için anahtar bir faktör olacaktır ve bu proje, ülkenin taşımacılık tarihinde önemli bir dönüm noktası olabilir.