Medya bakışı karşısında ulusal bakış; Ekonomi, reklamların kurbanı mı oldu?

>

>

Medya bakışı karşısında ulusal bakış; Ekonomi, reklamların kurbanı mı oldu?

نگاه رسانه‌ای یا نگاه ملی؟!

Medyanın kalkınma yolunu yönlendirdiği zaman: 

Medya bakışı karşısında ulusal bakış; Ekonomi, reklamların kurbanı mı oldu?

"Olta at ve izleyiciyi tut!" Son yıllarda bu cümleyi defalarca duyduk.

Bu yaklaşım, sosyal medya ve medya yönetiminde, kamuoyu şekillendirmede açıkça kilit bir rol oynamaktadır; özellikle İran'da, medya derinlemesine inceleme, halkın fikir liderleri ve bilim insanlarına odaklanma eksikliğinde, sadece bilgilendirme aracı değil, aynı zamanda büyük kararların yönlendirilmesinde ve ulusal kimliğin şekillendirilmesinde de etkili olmuştur. Bazı durumlarda, bu etki, rasyonel analiz çerçevesinin ötesine geçerek, reklam kampanyalarına ve duygusal akımlara dönüşmüştür.

Ana neden, medya aklının duygular ve heyecanlar tarafından gölgelenmesidir. Medyalar, toplumda birlik ve motivasyon oluşturma kapasitesine sahiptir, ancak aşırı derecede taraflı eğilimlere kapıldıklarında, hayati ve ulusal karar alma süreçlerini saptırabilirler.

Bazı çalışmalarda, kitle medyalarının ulusal aidiyet üzerindeki etkisi ,8'e kadar çıkmıştır1, oysa ulusal politikalar ve kalkınma programları bu alanda daha düşük bir etkiye sahiptir. Bu fark, medyanın hem ulusal birlikteliği güçlendiren bir faktör olarak işlev görebileceğini hem de bazı durumlarda büyük karar alma süreçlerini etkileyebileceğini göstermektedir.

 

Medya yönünü düzenlemek için pratik adımlar:  

– Medya okuryazarlığını güçlendirmek: İzleyicilerin medya içeriğini analiz edebilmesi ve mantıklı olmayan duygusal etkilerden kaçınması sağlanmalıdır.

– Analiz kalitesini artırmak: Medyalar, sadece duyguları harekete geçirmek yerine, derinlemesine ve veri odaklı analizler sunmalıdır.

– Bağımsız medyaların desteklenmesi: Çeşitli bir medya ortamının oluşturulması, farklı ve mantıklı bakış açılarını sunma imkânı sağlar.

– Medya politikalarının düzeltilmesi: Reklam duygularının etkisini azaltmak ve mantıklı yaklaşımları teşvik etmek için çerçeveler oluşturulması gereklidir.

Eğer medya, içerik cazibesi ile mantıklı analizler arasında sürdürülebilir bir denge kurabilirse, onların büyük ölçekli politika oluşturma süreçlerindeki rolü daha yapıcı ve etkili olabilir.

 

Milli mi, medya mı bakışı? Büyük ekonomik dosyalardaki sürekli çatışma

Medyanın etkisi; his ve mantık arasında kaybolan

Önemli ekonomik ve kalkınma projelerinde, genellikle iki baskın bakış açısı görülmektedir: Yatırım, dönüşüm ve temel altyapıların gerekliliğine vurgu yapan milli bakış açısı ve daha çok gösterişli, reklam odaklı ve bazen sorunların veya başarıların abartılması gibi medya bakış açısı. Bu çelişki, birçok büyük projeyi etkilemiş ve karar alma süreçlerini hem hükümetler hem de yatırımcılar için daha karmaşık hale getirmiştir.

Bu arada, İran kültüründe duygular ve heyecanlar genellikle akıl ve mantığın önüne geçmektedir; bu durum, tarihi, sosyal ve hatta edebi kökenlere sahiptir. Bazı araştırmalar, İran kültüründe sezgi ve akılcılığın her zaman karmaşık bir etkileşim içinde olduğunu göstermektedir ve bu çelişki, birçok sosyal ve ekonomik kararda duyguların ve heyecanların, mantıklı ve veri odaklı analizlerin önüne geçmesine neden olmuştur.

Bu kültürel özellik hem avantajlar hem de zorluklar yaratabilir. Bir yandan, güçlü duygular toplumsal birlik ve milli dayanışmaya katkıda bulunabilir, ancak diğer yandan, medya suistimalleriyle birlikte, anlık heyecanlar büyük kararların alınmasını etkileyebilir.

 

Ülkenin gerçek yatırım ve dönüşüm ihtiyacı; özel sektör gelişim alanında.

Rehber-i Muazzam İslâmî, bu yılı üretim için yatırım yılı olarak ilan ederken, ülke ekonomisi de hayati altyapıların gelişimi için geniş çaplı ve ciddi yatırımlara ihtiyaç duymaktadır. Ancak bazen, medya bakış açısının haber dalgaları yaratması, hükümetleri özel sektör yatırımcılarını desteklemekten korkutmaktadır. Bu durumu, finansal sınırlamalar ve karmaşık bürokratik engellerle birleştirdiğimizde, istemeden de olsa nihai kararların milli çıkarlar aleyhine nasıl şekillenebileceğini görebiliriz.

Gelişmekte olan ülkeler, sürdürülebilir ilerleme için hedeflenmiş yatırımlar ve dönüşüm odaklı programlara ihtiyaç duymaktadırlar. Bu sayede, kabul edilebilir bir hızla eski altyapıyı, eski teknolojileri ve mali kaynak eksikliklerini telafi edebilir ve küresel düzeydeki rekabet engellerini ortadan kaldırabilirler.

Bu arada, medya ortamı bazen, fazlaca yan konulara ve reklam odaklı yaklaşımlara yoğunlaşarak asıl konu olan değişim ve gelişim ihtiyacını göz ardı etmektedir. Bu durum, özel sektör yatırımcılarının, ülkenin kalkınmasına kaynaklarını ayırma yerine, daha istikrarlı ortamlara yatırım yapma düşüncesine sevk edilmesine yol açmaktadır. Son yıllarda sermaye kaçışı nedenlerinden biri olarak medya ortamının etkisi de gösterilmektedir; çünkü bazı medya organları, yatırımcıların girişini desteklemek yerine onları eleştiriyor veya mevcut sorunları vurguluyorlar, bu da özel sektörün geri adım atmasına sebep olabilir.

Raporlara göre, İran’ın enerji altyapısını geliştirmek için 100 ila 135 milyar dolar arasında yatırıma ihtiyacı var3, ancak medya ortamı bazen uzman analizleri sunmak yerine duygusal ve eleştirel yönlere odaklanarak gerekli yatırımların çekilmesine engel olmaktadır. Oysa özel sektör, anahtar bir oyuncu olarak devreye girebilir ve yatırım ve yenilikle ekonomik büyüme sürecini hızlandırabilir.

 

Medya, dönüşüm aracı mı yoksa kalkınmanın engeli mi; akılcılık ne diyor?

Bugünün dünyasında, ekonomik ve sosyal dönüşümler hızla gerçekleşiyor, ancak görüş ayrılıkları ve yapısal zorluklar hızlı ilerlemeyi engelliyor. Bu nedenle, büyük kararlar akılcılık, derinlemesine çalışmalar ve yüzeysel etkilerden uzak bir şekilde alınmalıdır. Medyanın bu süreçte, farkındalık yaratma ve özel yatırımları kolaylaştırma konusunda önemli bir rolü vardır, ancak yalnızca tartışma yaratmaya odaklanırlarsa, dönüşüm süreci sekteye uğrar. Çünkü ilerleme, cesur kararlar alma ve onları uygulama konusundaki gerçek bir irade, yatırımların desteklenmesi ve boş sloganlardan kaçınılması gerektirir.

Ayrıca, büyük projelerin uygulanabilir engellerini ortadan kaldırmak amacıyla milli bakış açısı ile medya bakış açısı arasında bir denge kurulması gerekmektedir. Medya, farkındalık yaratma, şeffaflık sağlama ve özel sektörün kalkınma alanına girmesini kolaylaştırma konusunda temel bir rol oynayabilir, ancak bu rol yalnızca gösteriş ve tartışma unsurlarına indirgenirse, dönüşüm süreci bozulacaktır.